“ Baba çok üşüyorum. Ellerim bembeyaz olmuş. Ayaklarımı hissetmiyorum!”
“Biraz daha dayan kızım, amcalar seni kurtaracaklar!”

6 Şubat 2023. Saat 04.17.  Kahramanmaraş merkezli 7.7 şiddetindeki bir deprem on bir ilimizi etkiledi.
Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Malatya, Diyarbakır, Adana, Kilis ve Elazığ illerinde binalar çöktü, insanlar enkaz altında kaldılar.
Yollar yarıldı, karadan ulaşım sağlanamadı. 
Olumsuz hava şartları, havdan ulaşımı da etkiledi. 
Binlerce insanımız enkaz altında can verdi.
Binlerce insanımız kurtarılmayı beklerken hayatını kaybetti.
Binlercesi, kurtarma ekipleri tarafından enkaz altından çıkarıldı.
Deprem on bir ilimizi etkilemişti ama acısı bütün yurdu, hatta dünyayı sarmıştı.
Milletimizle beraber dost ve kardeş ülkelerin halkları da seferber oldular. 
Türkiye, uluslararası yardım çağrısı yapmadan harekete geçenler oldu.
Deprem haberini alır almaz, “Kardeş kardeşe yardım etmek için davet mi bekler” diyen Azerbaycan’ın, yardım taşıyan uçakları Türkiye semalarına girmişti bile.
Herkes imkânı ölçüsünde yardıma koşuyordu.
Millet olarak acıyı iliklerimize kadar hissettik.
Enkazdan çıkanlar, ilk günlerini çadırlarda geçirmek zorunda kaldılar; soğukla mücadele ettiler. 
Yakınlarını kaybedenlerin acısına barınma, beslenme, tedavi zorlukları eklendi. 
Kolay değildi, Türkiye’nin on bir ili, diğer bir tabirle dörtte biri yıkılmıştı. 
Açıkta kalan nüfus, devlete ait tesislere, yurtlara ve otellere yerleştirildi. 
İmkânı olanlar evlerini açtılar depremzedelere. 
Maddi durumu iyi olanlar ev kiraladı, iyi olmayanlar yakınlarının yanına sığındılar.
Televizyonda, bölgeden gelen görüntüleri izlerken içim acıyordu. 
Yardım etmek, hep daha fazla yardım etmek için çırpınıyordum. 
Gece saatleriydi, televizyonda deprem bölgesinden gelen görüntüleri izliyordum.
 Kurtarma ekipleri, enkaz altında 4-5 yaşındaki bir kız çocuğuna ulaşmış, çıkarmak için açtıkları pencereyi genişletmeye çalışıyorlardı.
Çocuk, enkazın başında babasını gördü:
“ Baba çok üşüyorum. Ellerim bembeyaz olmuş. Ayaklarımı hissetmiyorum!”
Baba çaresiz, saatlerdir enkazın altına aç ve susuz kalan, soğuktan vücudu donma notasına gelmiş kızını teselli etmeye çalışıyor. 
Sıkıştığı yerden çıkarılması için ekipler zamanla yarışıyorlar.
Babanın, “Biraz daha dayan kızım, amcalar seni kurtaracaklar!” demekten başka yapacağı bir şey yok.
Çaresiz kalan o babanın hissettiklerini, herkes gibi ben de hissettim.
Bu çaresiz insanlar için ne yapabilirim diye düşünürken, boş tuttuğum dayalı döşeli evim aklıma geldi.
Görev yerim geçici olarak değişince, yeni iş yerine yakın bir eve taşınmıştım. 
Geçici görevimin ne kadar süreceği belli olmadığı için evimi boş tutuyordum. 
İnsanlar çadırlarda soğukla mücadele ederken, benim evimi boş tutmam doğru olmazdı. 
Allah bunun hesabını mutlaka sorardı.
Zaman kaybetmeden bir sivil toplum kuruluşunu aradım.
5-6 kişilik bir aileyi misafir edebileceğimi söyledim. 
Hafta sonu evimi gözden geçirdim. 
Eksiklerini tamamlamak istedim.
Uzun zamandır kullanmadığım için kombi ve ısınma sistemi arızalanmıştı. 
Petek vanaları su sızdırıyor, bazı borular da pastan delinecek gibi duruyorlardı.
Bir arkadaş aracılığı ile usta çağırdım. 
Gelen ustaya, depremzede bir aileyi misafir edeceğimi, ısınma sisteminde bir problem olmaması gerektiğini söyledim.
Usta, gerekli kontrolleri yaptıktan sonra, malzeme almak ve arkadaşlarını getirmek için çıktı.
Bir süre sonra bakım ve onarım ekibi gelip çalışmaya başladı.
Kombiyi açıp bakımını yaptılar.
Çürüyen vana ve boruları değiştiler.
Dikkatimi çeken bir şey vardı: Bana hiçbir şey sormuyorlardı.
İbadet vecdiyle çalışıyorlardı.
Yapılan çalışmaya bakınca büyük bir masraf çıkacak diye içimden geçirdim. 
Olsun, dedim;  Allah rızası için verilen malın kat kat fazlasını Allah geri verir.
Defalarca buna şahit olmuştum.
Çalışma bitti.
Ustalar malzemelerini topladılar.
Ayrılmak üzereler.
Borcum ne kadar diye sordum. 
“Borcunuz yok” dediler.
Olur mu öyle şey, dünyanın masrafını yaptınız.
Lütfen, hocam! ısrar etmeyin, borcunuz yok!.
Ben ısrarıma devam edince, ustanın verdiği cevap karşısında gözlerim doldu:
“Hocam biz deprem bölgesine gitmek için ilgili makamlara müracaat ettik. 
Çok bekledik ama izin çıkmadı.
Yardım etmek bize nasip olmadı diye çok üzülmüştük.
Allah bu fırsatı ayağımıza kadar getirdi, para alamayız!… “
Kahramanmaraşlı beş kişilik bir aile, o kışı sıcak bir yuvada geçirdiler.
Ailenin ikiz çocukları Nefin ve Berslan, site içindeki İlksan İlkokulu’nda eğitim ve öğretimlerine devam ettiler.