Bugün 25 Ağustos 2024.
1071 Ahlat-Malazgirt Zaferinin 953. Yılı kutlanacak.
Dolayısıyla devletimizin zirvesi Ahlat’ta olacaktır.
Ahlat adına bir ilke şahit olacağız.
Tarihe bir not düşeceğiz.
Bakanlar kurulu ilk defa bir ilçede, Ahlat’ta toplanacak.
Ahlat’ın önemine ve tarihi misyonuna uygun bir karar.
Bu kararı verenleri canı gönülden kutluyoruz.
Unutmayacağız!
Unutturmayacağız!
İsimlerini andığımızda hep hayırla yad edeceğiz!
Günden yoğun.
Sadece ülkemizle ilgili değil, dünyayı da ilgilendiren konular konuşulacaktır, Ahlat’ta.
Gündem maddelerinden biri özellikle dikkatimi çekti.
“Filistin Meselesi”
Muhtemeldir ki;
Arz-ı Mevut (Vaad Edilmiş Topraklar) hayalini kuranların, yani Siyonistlerin, Filistin halkına uyguladıkları “Soykırım” ı durdurabilmek için alınabilecek önlemler, izlenecek yollar, uygulanacak stratejiler bir kez de Ahlat’ta masaya yatırılacaktır.
Çözüm yolları tartışılacaktır.
Konuyu dünya gündeminde canlı tutmak, katliamı durdurmak ve Siyonistleri maşeri vicdanda mahkûm etmek için yapılması gerekenler gözden geçirilecektir.
Mazlum Filistin halkına ve tüm dünyaya, Türkiye’nin, Filistin halkının yanında olduğu ve haklı davalarını desteklediği mesajı bir kez daha verilecektir.
Umulur ki, Ahlat’tan yükselen bu ses, maşeri vicdanda yankı bulur; uyuyanları uyandırır; uyananları harekete geçirir; “Muktedirlerin”, mazlumların sesini duymalarını sağlar.
Filistin’in, bizim ileri karakollarımızdan biridir.
Nil’den Fırat’a kadar olan toprakları kendi haritasında gösteren İsrail, Filistin’le yetinmeyecek, Filistin’den sonra çevre ülkelere de saldıracaktır.
Kendisine engel olabilecek ülkeleri karıştıracak, insanları birbirine düşürerek zayıflatmaya çalışacaktır.
Vaad edilmiş topraklarda hayal ettikleri devletlerini kurma mücadelesinden vazgeçmeyecektir.
Eğer biz bugün Filistin ve Lübnan’ın; yarın Suriye ve Irak’ın yanında olmazsak, öbür gün Siyonist işgalcileri sınırlarımızda göreceğimizden hiç şüpheniz olmasın.
Onun için Filistin, bizim ileri karakollarımızdan; hayat alanlarımızdan biridir diyorum.
Tıpkı Balkanlar gibi.
Tıpkı Kafkaslar gibi
Tıpkı Musul- Kerkük gibi
Bugün biz, beynimizle, yüreğimizle, bileğimizle oralarda olmazsak; yarın onlar Edirne’de, Ardahan’da, Hakkâri’de, Hatay’da olurlar.
Gelen tehlikeyi önceden görmek, ona göre tedbir almak zorundayız.
Gerçi ülkemiz üzeride oyunlar oynayanları hep biliyorduk.
Kurulan tuzakların, çevrilen entrikaların farkındaydık
Ancak; oynanan oyunlara, kurulan tuzaklara, çevrilen entrikalara dur diyecek iradeden yoksunduk.
Sesimizi yükseltmekten korkar haldeydik.
Yaptırmazlardı.
Yapamazdık.
Öğrenilmiş çaresizliğe mahkûm olmuştuk.
Emperyalist güçlerin şamar oğlanına dönmüştük.
On yılda bir, kiralık postallarla başımızı ezmişlerdi.
Ama tüm bu olumsuzluklara rağmen, umudumuzu yitirmemiştik.
Bekliyorduk.
“Dünya Beşten Büyüktür!” diyecek bir yiğit bekliyorduk.
Şükürler olsun ki; o sesi duyduk.
O yiğidi tanıdık.
Arkasında saf tuttuk.
Gösterdiği hedeflere koştuk.
Ülkenin ufkunu açtık.
Her alanda büyük mesafeler kat ettik.
Mazlumların duasını, zalimlerin bedduasına kalkan yaptık.
Ülkemiz üzerinde emelleri olanların oyunlarını bozduk.
Gönül coğrafyamızda yer alan mazlumları umutlandırırken; zalimleri endişeye düşürdük.
Havada, karada ve denizde sahip olduğumuz yerli ve milli silahlarla, dosta güven, düşmana korku saldık.
Artık tüm dünya biliyor ki; bu yüzyıl Müslüman Türk’ün yüzyılı olacaktır.
“Zalimler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır.”
İnşallah, Allah, nurunu Müslüman Türk’ün eliyle tamamlayacaktır.
Biz de buna şahit olacağız.
Mazlumların gözyaşı dinecek, zalimler zulmünü icra edecek saha bulamayacaktır.
Eminim ki, bugün Ahlat’tan yükselecek ses bunu bir daha teyit edecektir.
Haydi Ahlat!
Ayağa kalk!
Gün eften püften meseleler yüzünden, küsmenin, darılmanın, gönül koymanın zamanı değildir.
Mazlumlar için elini değil, gövdesini taşın altına koyanların safında yer alma zamanıdır.
Onların yüküne omuz verme zamanıdır.
Yanındaydık, yanında olmaya devam edeceğiz mesajı verme zamanıdır.
Yalnız olmadıklarını hissettirme zamanıdır.
Birlik ve beraberlik içinde dosta güven, düşmana korku salma zamanıdır.
Haydi Ahlat!
Tarihe not düşme zamanıdır.