Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Ana Bilim Dalı, Sanat Tarihi Bilim Dalı Doktora Öğrencisi Muhammet Erşed Tokat’ın, Doç. Dr. Şakir Çakmak danışmanlığında hazırladığı "17. Yüzyılda Bitlis Kent Dokusu" başlıklı çalışma, bölgenin tarihi yapılarının ve kentleşme süreçlerinin derinlemesine incelenmesine olanak sağladı.

Çalışma, Bitlis’in 17. yüzyıldaki kent dokusunun çevre kentlerle, özellikle de Diyarbakır’la olan benzerliklerini ortaya koyuyor.

Çalışmada, Bitlis’teki yapıların birbirleriyle olan ilişkisi ve bu yapıların evrimleşen süreçleri, çevre kentlerle kurulan bağlantılarla birlikte değerlendirilmektedir. Ahlat, Van, Adilcevaz, Diyarbakır, Meyyafarikin ve Mardin gibi kentlerde görülen kentleşme anlayışının Bitlis'te de karşımıza çıktığı, özellikle Diyarbakır’da görülen İslami Kent özelliğinin, Bitlis’te de uygulandığı vurgulanmaktadır. Çalışmaya göre, Bitlis’teki cami etrafında gelişen ticari yapı toplulukları ve bu yapıların konutlardan kesin hatlarla ayrılması, İslami Kent anlayışının Bitlis’te 17. yüzyıldan sonra da sürdürülen bir özellik olduğunu göstermektedir.

Osmanlı Kentleşmesi ve Bitlis 

Bitlis’te yangın önlemleri ve iş güvenliği denetimleri Bitlis’te yangın önlemleri ve iş güvenliği denetimleri

Bitlis’in kentleşme yapısının, Osmanlı Devleti’nin şehir planlamasından nasıl etkilendiği de ele alınan önemli konulardan biri olmuştur. 16. yüzyılın son çeyreğinde oluşturulan Hüsrev Paşa Mahallesi ile birlikte Bitlis, Osmanlı şehri kimliğini taşımaya başlamıştır. Bitlis’teki ticaret yapılarının, Bursa, Konya, Kayseri ve Diyarbakır’daki şehir içi hanlar ve bedestenlerle benzerlik taşıdığı ifade edilmektedir. Özellikle Hüsrev Paşa Çarşısı ve sur içindeki ticaret yapılarının, Osmanlı kentleşme anlayışını yansıttığı vurgulanmaktadır.

Bitlis’in Tarihi Gelişimi 

Bitlis Kalesi, 17. yüzyılda önemli bir güvenlik noktası olarak tarih sahnesindeki yerini alırken, şehri daha güvenli hale getiren surların yanı sıra, Mervani ve Selçuklu dönemlerinde hızla gelişen ticari özellikleriyle de dikkat çekmektedir. Abdal Han tarafından yürütülen tamirat ve inşa faaliyetleri sayesinde, kentin nüfus kaybı engellenmiş ve ticari faaliyetler devam etmiştir. 17. yüzyılın sonlarına doğru ise Nuh Han tarafından inşa ettirilen medrese, kentteki imar faaliyetlerinin devam ettiğini göstermektedir.

Çarpık Kentleşme ve Restorasyon Çabaları

Günümüzde, Bitlis’teki çarpık kentleşme nedeniyle birçok tarihi yapı kaybolmuş ya da betonarme yapıların arasında görünmez hale gelmiştir. Ancak, son yıllarda yürütülen Dere Üstü Islahı Projesi ile birlikte iç kale etrafında bir rahatlama sağlanmış olsa da, burada bulunan birçok eserin hala toprak altında olduğu düşünülmektedir. Eski Buğday Pazarı ve yanındaki han kalıntılarının yanı sıra, Abdal Han’ın inşa ettirdiği dış sarayın temellerinin de toprak altında bulunabileceği ifade edilmektedir.

Bitlis’teki bu tarihi yapıların yeniden ortaya çıkarılması, kent dokusunun geleceği açısından büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmanın, Bitlis’in tarihi geçmişine ışık tutmaya devam edeceği ve bölgenin kültürel mirasının korunmasına yönelik yeni adımların atılmasına katkı sağlayacağı beklenmektedir.

Muhammet Erşed Tokat’ın "17. Yüzyılda Bitlis Kent Dokusu" başlıklı bu çalışması, Bitlis’in tarihsel ve kültürel değerlerini derinlemesine inceleyen önemli bir akademik araştırma olarak dikkat çekiyor.

Muhabir: Semih BAHADUR